İlk çağlarda kutsal burun olarak bilinen gelidonya’nın asıl adı Kaledonyadır.Mısırdan göç eden kırlangıçların konaklama alanı olan Kaledonya likya dilinde kırlangıç demekmiş ve zaman içinde adı Türkçe Gelidonya olmuş.Antik Likya yolu tutkunlarının ve fotoğraf sevdalılarının gözdesi olan Gelidonya Feneri ülkemizin en güney ucunda yer alıyor.Bahar ilk olarak gelidonyadan başlar ve gelişini de anemon çiçekleri müjdelermiş.Fener ülkemizin en yüksekte yer alan feneri olarak da biliniyor.
Gelidonya burnu olarak bilinen Taşlık burnu önündeki beş adalar;antik dönemde ters akıntılar yüzünden sayısız geminin battığı,su altı mezarlığı olarak adlandırılan ve akdenizin en derin noktasında yer alan,denizcilik tarihi açısından önemli bir yerdir.
Feneri Adrasan üzerinden Kumluca yolunu takip ederek yada Kumluca tarafından mavikent üzerinden Karaöz sahiline gelerek yürüyebilirsiniz.
Gelidonya Fenerini bir yürüyüş gurubu birlikte yürüdüm.Gelidonya Fenerine kadar yol keyifli geçti.Yol üzerinde karşılaştığımız bisikletli gezginlere,çobanlara el sallıyarak,olimpos ve adrasana bulutların arasından inerek,güzel ve huzurlu bir yolculuk yaptık.
Adrasan merkezden kumluca ya doğru devam ettikten sonra Karaöz sahiline geldik.Bizi sahile park etmiş karavanlı gezgin yaşlı bir çift oynayarak karşıladı.Bu neşeli karşılamadan sonra parkurumuzun başlangıç noktasında rehberimiz Gelidonya Feneri ve parkur hakkında bilgi verdi.Rehberimizin konuşması bittikten sonra yürüyüşe geçtik.Yolun başlangıcında ve biraz devam edince toplam iki adet çeşme var ama yolun yukarısında su görmedim.İsteyen başlangıçta suyunu tedarik edebilir.Yol kenarında yeni yeni açmaya başlayan anemon çiçeklerini görünce mola verip,fotoğraf çekiyoruz.Rehberimiz Gelidonyaya anemon çiçekleri için de tur düzenlediklerini söyledi.Çiçeklerden anlamadığım için ilgimi çekmemişti ama biraz araştırınca kırışıklıklara iyi geldiğini öğrendim ve toplamadığıma çok pişman oldum:)Yanınızda mutlaka poşet bulundurun hem çiçek hemde kekik ve ada çayı toplarsınız.Ayrıca çay kahve içmeden duramıyorsanız yanınıza küçük termos da alın:))
Anemonları fotoğrafladıktan sonra yürümeye devam ettik.Yol geniş ve belli bir yere kadar toprak sonrasında taşlı ve bozuk.Fenere giden patikaya kadar yaklaşık 5 veya 6 kilometre yürüdük.Dileyen patikaya kadar arazi aracı yada motor ile rahat,normal araçla ise belli bir noktaya kadar da dikkat ederek ulaşabilir.Yol boyunca bize muhteşem bir manzara eşlik etti.Korsan koyunun güzelliğine doyamıyorsunuz.Yürürken deniz ve dağ manzarası,mis gibi temiz hava artı kuş sesleri yorgunluğumuzu tatlandırdı.
Fenere giden patikaya ulaştığımız da tabela onünde hatıra fotoğrafı çekindik ve yola devam ettik.Patika yol 1 metre genişliğinde ve yaklaşık 2 kilometre.Yokuş çıkmak artık yormaya başlıyor ve çok terliyorum.Yokuşu yazın yürümeyi düşünenlere de acıyorum.Malum Antalya’nın sıcağı meşhur.Hava şartlarını kontrol edip öyle yürüyün ve bunalmayın.Yokuşu çıkıp feneri görünce derin bir nefes alıp,soluklanınca manzara sizi alıp götürüyor ve inanın o yokuştan sonra hiç mızıldanmıyorsunuz.
Fener çok esintili Antalyalı tabiri ile yayla gibi:)Manzaraya karşı oturup dinlenebileceğiniz bir çardak var.Ayrıca piknik masalarıda mevcut.Etrafi dolaşıp fotoğraf çektim ve fenerin görüntüsünü daha güzel almak için tepeye doğru yürüdüm.Manzara tepeden dahada güzelleşiyor.İnerken üzerime doğru bi motorun geldiğini fark edip şaşırıyorum.Bir anda fenerin yanı başı bir sürü Enduro yarışçısı ile doluyor.Antreman yapıp,yarışlar için parkur belirliyorlarmış.Benim çıkmakta zorladığım tepeyi hiç takılmadan çıktılar.
Artık dönme vakti geliyor.Fenerden indikten sonra parkur baslagıcındaki sapaktan korsan koyuna iniyoruz.Kamp ve piknik için ideal olan koya hepimiz bayılıyoruz hatta kış olmasına rağmen aramızdan yüzenler bile oluyor.Tur fiyatı kahvaltı ve yol ücreti 50 tl öğle yemeği ekstra 10 tl.Hafta sonu eve tıkılmayın,cafe’de veya Avm’de vakit öldürmeyin ve yanı başınızdaki cennetin keyfini çıkarın.
Cevap Bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.