Çorumdan günü birlik arkadaşlarla Amasya ya gezmeye gittik.Amasya otogarından eski Amasya evlerine gelene kadar şehrin eski ve yeni olmak üzere iki farklı yüzü olduğunu görebiliyorsunuz.Dolmuştan indikten sonra biraz yürüdük ve yeşilırmak kıyısındaki büyüleyici manzaraya ulaştık.Yeşilırmak kıyısındaki eski Amasya evleri,hemen arkasındaki kral kaya mezarları eşsiz bir tablo gibi karşımızdaydı.Kıyı boyunca sergilenen Amasya da yetişmiş alimlerin ve sultanların heykelleri,ırmak üzerindeki değirmen ve padişah teknesi hem turistik hemde görsel olarak kıyı boyuna ayrı bir güzellik katmış.Osmanlı sultanlarına okul olmuş şehzadeler diyarı Amasya Anadolu’nun ilk örnek Türk Şehriymiş.Ayrıca doğal güzellikleri ve kültürel birikimi ile kendine özgü bir şehir.Kıyı boyunca biraz yürüdükten sonra roma döneminden kalma Alçak Köprüden geçerek eski Amasya evleri arasından kral kaya mezarlığına doğru süzülüyoruz.Yukarı çıktıktan sonra kale içindeki cafede kahve molası verip şehri panoramik olarak seyrediyoruz.Ferhatın Şirin için deldiği dağlar tüm heybeti ile karşımızda dikilirken hemen aşağıda Yeşilırmağın kıyısından geçen tren şehrin eski ve yeni yüzünü selamlayarak tünelde kayboluyor.Şehrin büyüsüne kapılmadan hemen kahvemizi içip kral kaya mezarlarını gezmeye başlıyoruz.
Kral Kaya Mezarları
Amasya kalesi eteklerinde yer alan kral kaya mezarları dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmış ve içlerinden çok arkalarına oyulmuş geçitleri ile dikkati çekiyor.Pontus krallarına ait olan kral kaya mezarları bazı dönemlerde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmış.Kral Kaya mezarlarından indikten sonra eski Amasya evleri arasında dolaşıyoruz,el işleri ve hediyelik eşyaların satıldığı mekanların bulunduğu alandan birer Amasya hatırası alıyoruz.Yeşilırmak kenarındaki tarihi sur duvarların üzerinde ahşap çatkı arası,kerpiç dolgulu olarak inşaa edilen bu geleneksel Osmanlı evlerine Yalıboyu Evleri deniliyor.Açıkınca geleneksel Amasya yemeklerini merak ediyoruz ve Yalıboyu Evlerinde yeralan Amasia Mutfağını tavsiye üzerine tercih ediyoruz.Bu sayede ırmak kenarında nostaljik bir ortamda nefes alıp, siparişlerimizi verdik.İlk olarak iç baklalı Amasya sarmasını sipariş verdim.İç baklalı sarma, tencerede kemikli etin üzerine dizilip yavaş yavaş piştikten sonra servis ediliyormuş.Sonrasında menüde yer alan Amasya mantısı ve keşkeğide sipariş edip afiyetle şehrinde tadını çıkararak yiyoruz.Yemekten sonra Şehzadeler Müzesini dolaşıyoruz.
Şehzadeler Müzesi
Yeşilırmak kıyısında yer alan iki katlı ahşap müzeyi müze kartı geçerli olmadığından küçük bir ücret karşılığında gezdik.Müzede Şehzadelikleri Amasya da geçmiş sultanlarin aslına uygun olarak yaptırılan heykelleri sergileniyor.Müzenin ikinci katında Osmanlı tarihinde tahta oturan sultanlardan şehzadelik dönemini Amasya da geçiren Yıldırım Beyazıd Han,II. Murat Han,Yavuz Sultan Selim Han,II. Beyazıd Han,III.Murat Han gibi sultanların heykelleri,alt katta ise Osmanlı tahtına oturamayan ama şehzadelikleri Amasyada geçen sultanların heykelleri sergilenmekte.Ayrıca müzede sultan ve şehzadelerin yaşadıkları dönemi ve dönemin önemli olaylarının anlatıldığı videoyu da izleyebilirsiniz.
Müze; halıları, Hatai ve Rumi desenlerle süslü duvar ve tavanları ile 15.ve 16.yüzyıl Anadolu Türk evine çok güzel bir örnek.Daha sonra birbirine yakın olan Hazeranlar Konağını geziyoruz.Burası Amasya defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmış.Günümüzde etnoğrafya müzesi olarak hizmete açılan müzeyi amasya kültürünü merak edenler gezebilir.
Kıyı boyunca ziyaret edilebilecek diğer bir mekanda saat kulesi.
Amasya Saat Kulesi
Hükümet Konağının hemen yanındaki saat kulesi Amasyalılar için önemliymiş.Yıllardır anlatıla gelen şehir efsanesine göre Anadolunun işgali sırasında İngilizler Amasyaya gelir ve bir gurup asker saat kulesini kapısını kırarak kulenin tepesindeki Türk bayrağını indirip yerine İngiliz bayrağını asar.Bunu gören Amasya halkı kısa süre içinde ayaklanır ve isyan eder.Şehrin ileri gelenleri ile müftüsü halkı tahriklere kapılmaması için uyarıp sakinleştirir. Bu olaya çok üzülen Amasya halkı beddua etmeye başlar.Bu sırada birden bir fırtına kopar ve büyük bir uğultu olur.Herkes korku ile yere yığılır ve fırtına İngiliz bayrağını Yeşilırmak kenarına savurup atar.Korkan İngiliz askerleri ise Hükümet Konağına sığınır.Halk tekbir sesleri ile saat kulesine şanlı Türk bayrağını yeniden asar.Tüylerimiz diken diken oluyor ve saat kulesinden sonra karşıya geçip yeşilırmak kıyısında yürümeye devam ediyoruz. Bir süre sonra geniş bir alana yayılmış II.Beyazıd Külliyesi dikkatimizi çekiyor.
II.Beyazıd Külliyesi
Külliyenin ortasında cami sağında medrese solunda imaret ve tabhane bulunuyor.Namaz vakti cami etrafı kalabalıktı.Caminin önündeki şadırvan ve bahçedeki yüzyıllık çam ağaçları altında soluklanıp etrafı gezmeye devam ediyoruz. huzurun ve bilgeliğin adresi olan külliye II.Beyazıd tarafından saltanata çıkışının şerefine Amasyaya şükran göstergesi olarak yaptırılmış.Günümüzde halk kütüphanesi olarak kullanılan medreseyi gezemeden döndüğüm içinde üzülmüştüm.Evliya Çelebi II.Beyazıd külliyesi’nin imaret hanesinde hergün bol ve kusursuz yemeklerin verildiğini yazmış.Amasya arkeloji müzesine doğru yürümeye devam ediyoruz.
Amasya Arkeloji Müzesi
Amasya arkeloji müzesi beklediğimin aksine zengin bir koleksiyona sahip.Müzenin en dikkat çeken bölümü ilhanlı dönemine ait mumyalar.Bu bölüm müzenin en çok ziyaret edilen bölümü.Daha önce bir belgeselde Selçuklu döneminde mumyalama yaptığımızı izlemiştim ama ilkez canlı görüyordum. Müslümanlar mumyalamaz,mumyalama Mısırlılara özgü birşey gibi düşünüldüğü için başta şaşırıyorsunuz ama erkek mumyalar sünnetli yani atalarımız müslüman olduktan sonrada şaman adetlerini devam ettirmiş.Osmanlı padişahlarından bazılarınında mumyalandığını duyunca ayrı bir şaşırıyorum.
Buradaki mumyalar ilk Türk müslüman mumyalar.Ayrıca Türkiye’nin ve dünyanın sayılı en zengin mumya koleksiyonu arasında yer alıyor.Müzedeki sekiz adet mumya ilhanlilar döneminde görev yapan Amasya valisi,emiri ,pervanesi, (Moğol hükümdarı için çalışan en güçlü devlet memuru demekmiş)eşi ve çocuklarına ait.Bu mumyalar bir dönem evliya cenazesi olarak görülmüş ve şifa arayan hastalar evliya eli öpmek şifadır diyerek mumyalarin elini ayağını öpmüş.Allah kimseyi zorda bırakmasin diyorum ve gülüyorum:))
Müzenin diğer bir önemli parçası Hititlerin Fırtına tanrısı Teşup,adına aldanıp heybetli bir şey beklemeyin zira heykel 21.5 santimetre ve 1.5 kilo ağırlığında.Teşup heykeli arkeoloji tarihinde hititlere ait ilk ve tek tanrı heykelciği olduğu için önemli bir eser.Müzede ayrıca 12 ayrı medeniyetin izlerini de görmek mümkün.
Müze çıkışında Amasyalı bir arkadaşımız ile buluştuk.Hep birlikte şehrin yeni yüzünde bir cafede kahve molası verdik.Amasyalı arkadaşımız sohbet esnasında bizi ilk önce saray düzü kışlasına ve sonra tüm şehri görebileceğimiz bir tepeye götüreceğini söyledi.Hep birlikte ilk durağımız Saraydüzü Kışlası..
Saraydüzü Kışlası
Milli mücadele tarihinde önemli bir yere sahip Saraydüzü kışlası Amasya tamiminin kaleme alındığı ve Mustafa Kemalin üs olarak kullandığı yermiş.Cumhuriyet dönemi eserleri,bazı belgeler,Amasya tamiminin yayınlaşını anlatan rölyefler ile Mustafa Kemalin Amasyaya gelişini,karşılanmasını canlandıran heykeller sergilenmekte. Aynı zamanda kültür merkezi olarak da hizmet veren binayı ücretsiz olarak gezebilirsiniz.
Amasyalı arkadışımız bizi daha sonra yüksek bir tepeye çıkardı. Görüntü muhteşemdi.Karşımızda kral kaya mezarları, dağlar ve şehri ikiye bölen yeşilırmak vardı.Şehrin seslerini dinleyerek, yavaş yavaş biten günün eşliğinde karşımızda duran manzarada kısa bir süre kaybolup,hayran hayran Amasyayı izledik. Aklımda kalan bimarhaneyi ziyaret etmek için vakit kaybetmeden şehre indik.
Amasya Bimarhanesi
Müze görevlisi geç kaldığımızı ve kapattıklarını söylesede daha on dakika olduğunu söyleyip rica ettim.
Sağolsunlar kırmadılar içeri aldılar ve kibarlık yapıp kısa kısa anlatarak gezdirdiler:)
Klasik Selçuklu mimarisi örneği olan Bimarhane yani darüşşifa diğer tıbbi yapılardan farklı olarak akıl hastalarının müzik ve su sesi ile tedavi edildiği bir yer.Çok değerli tıp alimlerinin yetiştiği bu Bimarhane’nin en ünlü hekimi Sabuncuzade Şerafeddin Bin Alidir.Hazırladığı Kitab-ül Cerrahiya-i ilhaniyye adlı minyatürlerinde yer aldığı kitabını Fatih Sultan Mehmet’e ithaf etmiş önemli bir hekim.1999 yılından beri Belediye Konservatuvarı olarak kullanılan Bimarhane de hafta iki gün sanat ve halk müziği konserleri de veriliyormuş.Bimarhaneden çıktığımızda hava kararmış olduğundan gezilicek bir çok yeri arkamızda bırakarak Çoruma kaldığımız otele geri dönmek için yola çıktık.Yolda giderken vakit kalmadığından gezemediğim yerleri düşünüp üzüldüm.Ferhat ile şirin müzesi bunlardan bir tanesi.
Cevap Bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.